Hoşgeldiniz

Umarım blogun yeni yapısını beğenirsiniz

Hoşgeldiniz

Blogumuz artık daha sık güncellenecek ve daha fazla içerik eklenecektir.

Hoşgeldiniz

Yakında yeni içerikler burada

Hoşgeldiniz

Umarız siz de blogumuza katkı sağlarsınız.

31 Aralık 2014 Çarşamba

YeNi YıLıNıZ kUtLu oLSuN




KıLıNç AiLeSi oLaRak tüm oKuYuCuLarıMızın yEnİ yILıNı kuTLuyORuz...



Herkese 2015 de
Önce sağlık,
Sonra huzur ve mutluluk,
Ardından başarı ve bol kazanç,
Peşinden sevinç ve neşe
ve son olarak geri getirilmeyen tek kaynağımız olan zamanımızı en çok "Sevdiklerinizle birlikte", "Sevdiğiniz yerlerde" ve "Sevdiğiniz şeyleri yaparak" geçirmenizi diliyoruz.


30 Kasım 2014 Pazar

Biz sünnet olduk



          Ooooo, saat 6yı çoktan geçmiş, hemen toparlanıp işten çıktım ve kuzum yatmadan önce onunla biraz daha zaman geçirebilmek için hemen eve gittim. "Tık tık tık, baba geldiii" Pamir'im yine annesinin kucağında  açtı kapıyı ve ağzı kulaklarına vararak o her akşamki sevinme hareketini yaptı. (Gülüp bir anda kafasını kucağındaki kişiye dönerek vurma ve elleriyle sıkıca kavrama hareketi:)) Üzerimi değiştirirken bir süredir aklımızda olan sünnet konusu ile ilgili aile doktorumuz  ile konuştuğunu söyledi Anne Kılınç. (gerçek "aile" doktorumuz, küçük kardeşimiz Ebru'dan bahsediyorum bu arada) Teyzemizin, hocası ile görüştüğünü ve Pamir'in sünneti için pazartesi sabahına 2. vak'a olarak kaydettirdiğini öğrendim. Genel anestezi yapılarak opere edilecekmiş yavrum. İçim buruldu, gülücükler saçan oğluma bakıp acaba ertelesek mi diye düşündüm. Daha çok küçük bebeğim. Ama sanırım hep küçük kalacak bizim için. Bunu duyunca Anne Kılınç neler hissetti kimbilir...
         16 Kasım Pazar akşamı çıktık yola İzmit'e doğru. Geceyi Pamir'in teyzesinde geçirelim ki sabah geç kalmadan hastanede olalım dedik. Gece boyunca hem biz hem Pamir tedirgin uyuduk  (yada uyuyamadık). Anne Kılınç birkaç gündür sünnet rüyaları görüyordu zaten. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte hazırlanmaya başladık. 8:10 gibi evden çıkalım diyorduk ama 20' lık gecikme bu kadar eşya ve bebekle ile kaçınılmaz tabi. Hastaneye vardığımızda Pamir'im herkese gülücükler saçmaya devam ediyordu. Hastanede birileri oğluma yanaşıp elini yüzünü sevmek istiyor, üstelik Pamir de karşılık verince bunu tekrarlıyorlar. ( Tabi bu sırada aklımda sürekli yanaşan kişilerin hasta olup olmadıkları var. ) Ebrucuk operasyon kıyafetlerini giyip geldi. Bize de hazırlanmamızı söylediler. Bebeğe de operason kıyafetleri giydirilecekmiş.

Hazırlandık ve bizi çağırmalarını beklerken hala "acaba vaz mı geçsek" diye düşünüyordum". Saat 10 gibi sıramızın geldiğini öğrendiğimizde kuzum babasının kucağında uyuyakalmıştı. Boncuğumu teyzesine emanet ederek beklemeye koyulduk. Anne Kılınç'ın kafasını dağıtmaya çalışsam da pek başarılı olamadım. Her dakika saate ve telefona bakıp durdu haber var mı diye. Kırk dakika kadar sonra "bitti" diye mesaj geldi Ebrudan. Gözlerimiz bekleme odasında. Ağlama sesini duyan Anne Kılınç bi anda odaya uçuverdi. Sonra beni çağırdılar. Bitanemin ağzında maske, minik parmağına tutturulmuş nabız ölçüm kablosu, minik göğsüne yapıştırılmış ölçüm probları, elinin üzerinde damar yolu iğnesi,


Bu manzara karşısında kendimi tarif edemediğim şekilde kötü hissettim. Baba olmak çok güzel ama evladını bu şekilde görmek kahrediyormuş insanı. Üstelik bizimki sadece sünnet operasyonu, yani eskiden berberlere veya fenni sünnetçilere evde yaptırılan işlem :)). Orada "Allah kimsenin evladını hastanelere düşürmesin" diye dua ettim, arkasından Anne Kılınç da "aynı zamanda kimseye dermansız dert vermesin" diye tamamladı...
         1 saat kadar zaman geçirdikten sonra Pamir yine gülücükler atmaya başladı. Hastaneden taburcu olunca evin yolunu tuttuk. Bebeğim hiç huysuzluk yapmadı yolda, kısa sürede de toparlandı zaten. Pipi hala iyileşiyor tabi. Güçlü oğlum benim, 

Şimdi sıradaki işimiz dişlerimiz. Ek gıdaya başlayalı neredeyse 1 ay oldu ve küçük boncuk bizimle kahvaltı ediyor, öğle yemeği yiyor, akşam yemeklerimize eşlik ediyor. 3 öğün ailecek sofraya oturuyoruz yani. (Tabi benim evde olduğum zamanlarda 3 öğün. Hafta içinde birini kaçırıyorum ve Anne Kılınçı kıskanıyorum.) Umarım gelecekte de hep ailecek oturur ailecek kalkarız sofralarımızdan. Eee bu yemeklere diş de lazım tabi. Şimdilik püre ve küçük tanecikli gıdalar tüketiyoruz. Yoğurt favorimiz. Ama anne ve babanın yedikleri de tadılmalı. Bu akşamki soframızdan bir görüntüyle tamamlamak istiyorum yazıyı ve soruyorum sizlere, Pamir'in çenesindekileri kim yemek ister???



Tüm bu süreçte bizim için elinden geleni yapan sevgili teyzemiz Ebru'ya
operasyonu gerçekleştiren Yrd.Doç.Dr. Mustafa Alper Akay Hoca'ya ve her türlü sorunumuzda bizleri aydınlatan, fikirleri bizim için çok çok önemli olan aynı zamanda bebeğimin ilk doktoru olan  Yrd.Doç.Dr. Yiğit Çakıroğlu'na sonsuz teşekkürler...
Bu arada sünnet ile ilgili edindiğimiz bilgiye göre, bu operasyonun ya 6ay ile 1 yaş arası ya da 6 yaşından sonra yapılması uygunmuş. Aradaki yaş dönemindeki çocuklarda olumsuz etkileri görülebiliyormuş. Bizim de daha önce küçük bir problemimiz olduğundan 1 yaşından önce yaptıralım istedik ve bunu emeklemeden önceki döneme denk getirdik. Bu konuyla ilgili aşağıdaki linke bir göz atın lütfen : http://www.baskent-ank.edu.tr/saglik-rehberi/oku.php?konu=sunnet Benzer durumdaki ailelere rehberlik edecektir. Şimdilik bu kadar...

29 Ekim 2014 Çarşamba

Pamir 0.5 Yaşında

               Zaman hızlı mı geçiyor ne. Dün Anne Kılınç Pamir için 6. ay pastası yaptı. Evet evet neredeyse 6 ay oldu Pamir'imiz aramıza katılalı. Hazır teyze de ziyarete gelmişken üfleyelim dedik.


            Boncuğum her geçen gün büyüyor, her geçen gün daha çok  tatlanıyor. Annesi de, ben de onun için bişeyler yapmaya bayılıyoruz, bişeyler öğrendiğini gördüğümüzde kendimizi inanılmaz mutlu hissediyoruz. Şu anda ona en uygun oyuncakları belirleyip edinmeye çalışıyoruz. Bugün daha büyük bir oyuncak mağazasına gittik. Yaşına uygun oyuncakları kendisine gösterip durduk, içlerinden birini daha çok beğendiğinde onu alıp kasaya gidiyoruz. İşte resimde ortada duran ışıklı piyano bugün oldukça ilgisini çekti. Bunu alıp kasaya giderken bir de baktım kasada elimde 3 oyuncak olmuş :) Pamir 1 beğeniyor biz 2...


İşte paşamın pasta ile olan ilk ilişkisi. Bunları yiyebildiği gün gelsin, bir de o zaman görün siz...


17 Ağustos 2014 Pazar

Kılınç Ailesinin pazar aktivitesi...

          Bugün pazar, haftanın en sevdiğim günü, çünkü pazarları tüm gün ailemle birlikteyim. (Anne Kılınç ben bu satırları yazarken "keşke yarın pazar olsa" diye güne doyamadığını belirtti şimdi. Açıkçası aynı şeyi ben de diliyorum.) Bu sabah evimizde ilk defa üçümüz oturduk kahvaltı sofrasına, ailecek. Önce sabah 6:00da uyanan ve artık uyumayacağını açık bi şekilde ifade eden oğlumu alıp salona geçtik baba-oğul, anne hiç olmazsa bugün birazcık fazladan uyuyabilsin diye. Minik Pamir'i yatırarak oyalamak pek kolay değil, biraz oyun halısında oyalandı ama sonrasında kucak talebi gecikmedi.

İşte minik Pamir'in internete sızan ilk görüntüsü...

                Bugünlerde hava çok sıcak ama sabah balkonumuz serin oluyor, biraz balkonda oyalandık, biraz salon ile mutfak arası gezindik, TV izledik, ana kucağındaki oyuncaklarla oynadık ve sonunda yorulduk. Pamir'i kucağımda yatay pozisyona geçirince baktım gözleri kapanıyor. Uykuya dalınca koltuğa dikkatlice yatırdım ve TV seyretmeye tek başıma devam ettim. Anne Kılınç da uyuyamamış meğer bizi kontrole geldi, baktı herşey yolunda geri döndü. Ama bu durum 10 dakika'dan uzun sürmedi maalesef. Anne Kılınç da sesimize gelince ben biraz uzanayım dedim, orada Pamir'in yerine ben uyudum bu sefer. Kalkınca da oğlumla birlikte kahvaltı için simit ve börek almaya indik aşağıya. Döndüğümüzde kahvaltı masası hazırdı bile.


Bi güzel kahvaltımızı yaptık, gazetemizi okuduk, kahvemizi içtik. Tabii bu sırada Pamir o gördüğünüz mama sandalyesinde sabit kalmadı. Yine de küçük ailemizin bir arada yaptığı güzel bi aktivite bu. Pamir bir uyku arası daha verdikten sonra bu sefer hep birlikte dışarı çıktık. Artık alışverişlerin öznesi Pamir, doğrudan bebek mağazalarında aldık soluğu. Akıllı alışveriş yapan Anne Kılınç, hazır indirim başlamışken önümüzdeki senenin ihtiyaçlarını gidermeye başladı. Pamirimin 1 yaş dahil kıyafetleri hazır, bi ara kendimize de bişeyler bakıcaz artık...

Renk renk t-shirtler şortlar hazır. Kendimize bi penye şort bulamadık bu arada. Küçük beye bir iki de emzik ve mama satın alarak evin yolunu tuttuk.

      (Not: Akıllı alışveriş demişken bebek bezi ihtiyaç duyan ailelere duyrulur; Migrosta Prima Premium bebek bezleri 23,90 TL'ye düşmüş, acele edin biz son kalan 3 bedenleri bitirdik.)


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

5 Ağustos 2014 Salı

İlk Ramazan Bayramı

              Minik Kılınç hayatındaki ilk bayramı gördü bu ay. Ramazan bayramı; oğlumun daha hoşuna gideceği deyişle Şeker Bayramı. Henüz şekerin tadın bilmiyor ama yakın zamanda öğrenecek ve bundan sonraki bayramlarda yeterli stoğu yapacaktır. Bu bayram minik oğlum Balıkesirdeki  bayramlaşma merasimine katıldı ve tüm büyüklerine kendisini öptürdü. Aslında el öpmesi gereken kişinin kendisi olduğunu henüz bilmiyor. İlle de öpücük isteyen olursa salyasını bulaştırıyor sadece. Ama çok iyi bir gözlemci. Bir sonraki bayrama olmasa bile önümüzdeki seneye adetleri yerine getirecek düzeyde olacaktır. Bayramlık kıyafetlerimizi giyerek hızlı bir ziyaret turu yaptık. Ayrıca bir aile fotoğrafı çektirerek uzaktaki sevdiklerimize gönderdik ve onların da bayramlarını kutladık. Toplam 2 hane ziyaretiyle tüm büyüklerimizi gördük ve saat 12yi bulmadan Altınoluk'a doğru yola koyulduk. Balıkesir bu bayram çok sıcak, bir an önce havadar bir yere gitmemiz gerek çünkü. Altınoluk'a geldiğimizde artık tatil moduna girdik. 2 haftalık bir tatil bizi bekliyor. (Bu arada yazıyı yazdığım şu anlarda haftanın birini bitirmiş bulunuyoruz.)



      Oğluma bugünlerde herkes "Paşa" diye hitab ediyor. Ben de adını yanlış öğrenmesin diye adını Pamir koyduğumuzu, diğerinin lakabı olduğunu iyice anlattım. "Aguuw" yanıtını vererek durumu zaten bildiğini ve açıklamaya gerek olmadığını ifade etti oğlum. Gezmeyi dolaşmayı ve bakınmayı pek seviyoruz. Artık gördüğümüz nesnelere dokunma ihtiyacı da duyuyoruz. Dün Anne Kılınç'ın kucağındayken koltuğun desenini izleyen oğlumu koltuğa doğru uzanmaya çalışmış. Anne Kılınç da geriye yaslanınca avcunu açıp koltuğa dokunmuş ve gördüğünü hissetmiş bebeğim. ( Not: bebek büyütmeyenler 'ne var ki bunda' demesinler, bebek için çok önemli bir adım bu.) Her gün bizim için yeni bir heyecan Pamirle. Artık bizimle ağlamak dışında da diyalog kuruyor. Birimizin elinde Pamir varsa mutlaka birilerinin de elinde ya fotoğraf makinesi ya da fotoğraf çekme konumuna alınmış bir telefon bulunuyor. Dedesi telefondaki en yeni fotoğrafları ziyaretçilere gözlerinde ışıltıya gösteriyor. Dün Cunda adsına gittik mesela. 

   Sıcak yüzünden beşiğinde durmak istemeyen Pamir'i kucağımıza aldık. Ama bu sefer de doğrudan gelen güneş daha çok rahatsız etti. Teyzesinin şapkası ile rahat etti oğlum. Ancak bu fotoğrafı sizlerle henüz paylaşamayacağım. Şimdilik hoşçakalın...

18 Temmuz 2014 Cuma

Koku


                   Sevgili okurlarım,
Eğer şimdiye kadar Pamir'i görmediyseniz sizlere aşağıdaki reklam filmini izletmek istiyorum. Oğlumu görmeye gelen banka yetkilileri dayanamayıp bir reklam filmi çekmişler. Buyrun bakalım...



6 Temmuz 2014 Pazar

Kılınç Ailesi büyüyor...

Kara Şimşek güneşin ısıttığı asfalt yolda hızla ilerliyordu. Babam kolundaki Seiko saate bir kez daha göz attı. Her dakika önemliydi ve bu sefer yol her zamankinden daha da kısa sürmeliydi. Zaman ilerliyordu ve babam varacağı saati kısaltmak için gaza daha çok basıyordu. Saat 10:14...

Aynı saatlerde annemin ağzında dua bir gözü telefonda diğeri kapıda her an gelebilecek haberi bekliyordu. Çünkü vakit gelmişti ve artık her an haber gelebilirdi. Odanın da hazırlanması gerekiyordu tabi. Oyalanmak için bu işe koyuldu. Saat 11:00...

15 saat önce...
Geceyi hastanede geçirecektik. Özel odamızda zaman geçirmek için duvardaki televizyona yanımızda götürdüğümüz film hard diskimizi bağladık. Maalesef film arşivimizdeki çoğu filmi oluşturan yüksek çözünürlüklü videoları tv desteklemiyormuş. Neyse bir dizi açıverdik biz de. Anne Kılınç hasta yatağında ben de yatağa dönüştürülebilir refakatçi koltuğunda birşeyler izledik. Daha sonra hayaller kurduk büyüyecek olan ailemize ilgili. Zaman ilerledikçe heyecanımız artıyordu. Acaba kaç gün sonra gelecekti "balaca" Kılınç aramıza? Yataklarımızı ayarlayıp uyumaya çalıştık. Hemşireler belli aralıklarla gelerek notlarını aldılar.
        Sabah 6 daki kahvaltı servisiyle gözlerimizi açtık. Kahvaltıda Anne Kılınç'ın yiyemeyeceği şeyler olduğundan kahvaltıyı ben yaptım. Evden Anne Kılınç için bişeyler getirmelerini mesaj attık. Bir süre sonra asistanlardan biri içeri girerek NST cihazını da beraberinde içeriye sürükledi. "Sizin bugün doğum var değil mi?" diye sorunca, "yoooo aaa, eeevet, bilmiyoruz, olabilir" gibi bişeyler geveledik. Zaten heyecandan doğru düzgün uyuyamamıştık. "Olsun biz yine de takip edelim" deyip cihazı bağladı asistan. Tukur tukur tukur tukur tukur kalp atışlarını dinlemeye başladık boncuğun. Birkaç gün içinde beklediğimiz Pamir aramıza bugün mü katılacaktı yoksa? Heyecanımız daha da arttı. Evi arayıp Pamir'in teyzesine ve anneannesine haber verdik. Ben de bi traş olayım deyince anne kılınç "hemen olma istersen, daha kesin bişey demediler dedi." Ben yine de daha sonra fırsatım olmaz diyerek askerden geldiğimden beri olmadığım sinekkaydı traşımı oldum. Scrubsları üzerime geçirdim. Beklemeye başladım. Anneanne ve teyze çok geçmeden hastanedeydi. Saat 7:58...
         Hava bir kapanıp bir açıyordu. Sonunda doktorumuz odaya geldi ve durumdan bizi bilgilendirdi. Evet görünüşe göre işler beklediğimizden hızlı gelişmiş ve bugün oğlumuz aramıza geliyor. Haberi alınca hemen yakınlara haber verdik. Pamir'in halası önce inanamadı, doğumun saati belli değil ama bugün olacağını öğrenince herkes gibi çok şaşırdı. Çünkü beklenen tarih bundan 15 gün sonraydı. Telefonu kapatır kapatmaz derhal "Has Turizm"i aramaya koyuldu. "Antakya'dan Kocaeli'ye ilk otobüs ne zaman?" Saat 8:40...
           Bir süre daha odamızda beklememize izin verilirken, Pamir de artık aramıza katılmak istediğinin sinyallerini veriyordu. Odamızda yeterince kaldıktan sonra artık travaya alınmamız gerektiği bildirildi. Önde Pamir'in teyzesi ve diğer hastane personeli, arkasında Anne Kılınç arkalarında da hastanenin en yeni asistanı yani Baba Kılınç doğumhane öncesi bekleme salonuna girdik. Sürecin son takipleri burada yapılacak. Görevliler kontrolleri sıklaştırdılar, doktorumuz ara ara gelerek durumu kontrol ediyor, NST sancıların gittikçe sıklaştığını ve yükseldiğini gösteriyor. Ama bunu anlamak için NSTye bakmaya zaten gerek yok. Anne KIılınç sancılar her geldiğinde elimi kuvvetlice sıkıyor, gözlerini kapatıyor ama etraftaki insanları da germemek için sesini çıkarmıyor. Anneannenin ağzında dua bir gözü telefonda diğeri kapıda her an gelebilecek haberi bekliyor. Saat 11:00...
           Asistan bu seferki kontrolün ardından doğrudan doktorumuzun yanına gitmiş. Birlikte geldiler ve içeri geçmemiz gerektiğini bildirdiler. Saat 11:45...
            Elifim'in elini sıkıca tuttum. Ve yarım saat içinde bir mucizeye şahit oldum. Göz yaşlarımı tutamadım bu sefer. Saat 12:14... 
Doktorumuzun elindeki bizim yavrumuz. Ağlıyor. Alıp yenidoğan masasına yatırıyorlar. Elifimin elini sıkıca tutuyorum. "Gidip baksana oğlumuza" diyor merak içinde. Elini bırakmak istemiyorum ama ben de çok merak ediyorum. Masaya doğru yanaşıyorum. Hemşireler göbek bağını kesmeye uğraşıyor. Küçük bir video kaydı yaptıktan sonra biraz önce aramıza katılan küçük kırmızı insan parçasını seyrediyorum. Hemşirelerden biri işini bitirir bitirmez susmak bilmeyen oğlumu annesinin kucağına veriyor. Sanki tanıyormuş gibi sakinliyor böylece oğlum. Bütün bu olup biteni seyrederken görevlilerden biri bezi nerede, kıyafetlerini nereye koydunuz diye soruyor. Bez hemen lazımmıydı? Onlar arabada olsa gerek:) kantine koşup bezi alıp gelmem 1-2 dakika kadar sürüyor. Bez bulmuşlar oradaki birilerinden. Sarmalamışlar oğlumu. Artık buradaki işimiz bitti. Saat 12:40...
           3 kişi olarak çıktık doğumhaneden. Çok şükür hem Elifimin hem de bebeğimin sağlığı yerinde. Pamir benim kucağımda. Ağlamıyor, sanırım güvenli bi yerde olduğunu biliyor. Anneannesi kapıda göründü. Gözünde yaşlarla beni ve kucağımda torununu gördü. Hemen ilkgözağrısını sordu o da. Iyi olduğunu görünce rahatladı. Elif'im  de kendi ilkgözağrısını istedi hemen ardından. Artık o da bir anne...
          Toparlanıp odamıza geçtik. Oda süslemeleri harika olmuş. Babam telefonda haberi aldı ağlıyor. Çok geçmeden yanımızdaydı zaten. Yanında ikramlık çikolata kuru pasta vs. Saat 13:58
           Pamir'in doktorlar tarafından kontrol edilmesi gerekiyor, hemen peşlerindeyim. Neyse ki teyzesi her aşamada oğlumun yanında. Kilo: 2.900 kg boy:52 cm, ilk aşısı yapılıyor ve oğlum tekrar yanımızda. 
            Akşam oldu, herkes yavaş yavaş çıktı. Dün 2 kişi kaldığımız odada bugün 3 kişiyiz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz, hemşirelerden yardım istiyoruz. Nasıl gaz çıkarılır, nasıl emzirilir öğrenmeye çalışıyoruz. Tam da bu esnada Mehmet abi ve Ayşe abla giriyor içeri. Büyüyen ailemizin ilk misafirleri :) Ne de özlemişiz iki lafın belini kırmayı. Bir süre onlarla vakit geçiriyoruz, sonrasında yine kaldık çekirdek aile olarak bizbize.
            Ve ertesi gün birkaç koşturma sonrası hastaneden kocaman bir aile olarak taburcu oluyoruz. (Artık asistanlığa bir süre ara vereceğim) Hava rüzgarlı hatta zaman zaman yağmur atıştırıyor. Ama keyfimiz yerinde. Artık odaklandığımız tek şey Pamir.

Bugün 8 Temmuz Salı
Bugün Elifim'in doğum günü
Bugün Pamir'im aramıza katılalı 2 ayı geçti
Bügün ben çok mutluyum
Bugün Elif'im çok mutlu
Bugün biz büyük bir aileyiz.

             Bu yazıyı, bana bu mutluluğu yaşatan Elif'ime ithaf ediyorum. Iyi ki doğdun meleğim, ve teşekkürler bana yaşattığın tüm güzellikler için. Bana böylesi bir sevgiyi tattırdığın için, böylesi bir duyguyu yaşamama vesile olduğun için. Artık sen demiyorum, çünkü ailemiz büyüdü. Bununla birlikte sevgimiz de büyüdü. Sizi seviyorum, çok çok...



Baba Kılınç
Rıfat




14 Mayıs 2014 Çarşamba

Bebek Şekeri


Bilin bakalım burada ne arıyoruz? Aaa başlıkta yazmışım zaten, o zaman bilin bakalım burası neresi?
          Yılbaşından 1-2 gün önceydi, Anne Kılınç ile dedik geç olmadan bebek şekeri seçimini, oda süslemeleri seçimini vs. yapalım. Gittik eminönüne; süsler, boncuklar, hediyelikler "Hoşgeldin Bebek" pankartları çeşit çeşit. O kaç para bu kaç para derken birkaç fikir edindik. Bir mağaza da gözümüze kestirdik daha sonra gelip bakalım diye. Bir ileri bir geri gidip gelirken dükkanlar yavaş yavaş kapanmaya başladı. Aklımızda ve telefonumuzda birkaç küçük notla birlikte evin yolunu tuttuk.





Daha sonra öğrendik ki bu işin kalbi "Havuzlu Han"daymış. O da eminönünde zaten ama biraz aralarda.

            Eminönü'nü hep sevmişimdir. Kiminin aklına "Mısır Çarşısı" kiminin aklına "balık ekmek", kiminin de aklına "Nimet Abla" gelir eminönü deyince. Köprü üzerinden oltayla balık tutanlar eksik olmaz. Bizim şirketten bile arkadaşlar zaman zaman gidiyorlar. Beni de davet etmişlerdi, oğlumla giderim artık ben de...










Tatlı tuzlu her türlü damağa hitap edecek meşhur mekanlar vardır burada. Eee herkes balık sevecek değil ya. Mesela İstanbul'da yediğim en güzel dönerlerden birisini yapan Zümrüt Büfe bu semttedir. Gelirseniz, Mısır Çarşısı bittikten 10 adım sonra sağda küçük bir büfe. Döner gramajlarının isimleri vardır. Açıkçası isimleri unutmuşum ama galiba bizim yediğimiz 150gr dürümün adı Mahmut'tu :)
İşportacılık burada mı başlamış diye şüphe duyduğum yerdir eminönü. Sadece yerli değil, yabancı işportacıların da mekanıdır, ellerinde kilosu 5 liraya kol saati satar zenci kardeşler mesela, hem de orjinal :)
Neyse dönelim konumuza Havuzlu Han'a...


 Yanda Havuzlu Han'ın havuzunu görebilirsiniz, öyle havuzsuz olur mu hiç? Gördüğünüz gibi 7-8 katlı binanın tamamı bebek eşyacıları ile dolu. Her türlü süs ve bebek kıyafetinin bulunabileceği öğleden sonra kalabalıktan geçilmeyen, 20 m2 de 30 kişinin alış-veriş yapmaya çalıştığı yer burası.

Neyse ki Burçak teyzemiz daha önce yaptığı keşif ile bize rehber oldu ve Anne Kılınç ile anneanneyi doğru yere yönlendirdi. Hafta sonu kalabalık en uç noktaya vardığından alışverişi hafta içi yaptık ve maalesef ben uzaktan destek olmaya çalıştım. Yine de ürünleri teslim alırken o kalabalığın içinde kendime yer bulmayı başardım.



Sabah saat 9'da açılan handa pek bi kimse yok gibi görünse de öğle saatinde çalışanlar yemek yemeye fırsat bile bulamaz. Şanslı olanlar ayak üstü bişeyler atıştırıp işlerine devam ederler.









Alacaklarımızı toparladık, geldik evde istifledik ve içine çikolatayı doğuma 1 hafta kala almaya karar verdik. Tabii Pamir'in sürprizinden haberimiz yok.

 Bir sonraki konu Pamir'in gelişi hakkında. Hoşçakalın...

8 Mayıs 2014 Perşembe

Artık 3 kişilik kocamaaan bir KILINÇ ailesiyiz.

Eveet bildiniz, oğlumuz Pamir 5 Mayıs 2014 Pazartesi günü saat 12:18 itibariyle aramıza katıldı. Biz bir-iki haftamız daha var diye düşünürken oğlum 37 hafta 6 günlük süreyi yeterli bulmuş olucak ki gelmeye karar vermiş. Ben sizlere bebek şekeri ile ilgili yazı yazacağımı söylemiştim ama gel gör ki bırakın yazıyı  az kalsın hastanede çikolata bile ikram edemeyecektik. Neyse ki dedesi önceden güzel bi çikolata ambalajı yaptırmış ve içini çikolata ile doldurup bakmamız için bize göndermiş.

Çilsem teyzesi ile Serhat eniştesi de haberi alır almaz Pamir'e hoşgeldin demek için çikolatalı kek yollamışlar...


Şerbet de hazırlanınca Pamir hastanede misafirlerini bir güzel ağırladı...Artık hastaneye gelemeyenleri evimize bekliyoruuuzzz...

Fırsat bulduğumda sizlere daha geniş bir yazı hazırlayacağım. Şimdilik hoşçakalın.

28 Nisan 2014 Pazartesi

Yavru Kılınç'ın Beşiği


Oğlumun gemici beşiği de mi gelmiş? Teyzesi ona dönence de mi almış? Ne kadar da güzel olmuş, aman da aman...
Birkaç hafta önce Maskodaki neredeyse tüm çocuk mobilyacılarını gezmiştik. İstanbul Avrupa yakasındaysanız eğer, en çok seçeneği bulabileceğiniz en iyi yer burası. O beşik şöyle yükseliyor bu beşik böyle büyüyor, öteki çocuk odasına dönüşüyor diğeri sallanmıyor derken kendimizi çocuk odası bakarken bulduk:) Hatta bi ara salona koltuk takımı bile almaya niyetlenmiştim ama neyse ki Anne Kılınç mantıklı davranıp beşiklere odaklanmamızı sağladı. Katalogları toplayıp geldik eve, epey de yorulmuşuz. Neyse, kataloglara ve çektiğimiz fotoğraflara baktık, malzeme özelliklerini, yatağın özelliklerini, beşik almış arkadaşların deneyimlerini, bebeğin bu yatağı ne kadar kullanacağını yani tüm detayları mühendislik yöntemleriyle hesapladık ve birinde karar kıldık sonunda. Baby shower sonrası oğlumun anneannesi ile birlikte almaya gittik. Bi de baktık beşiklerin en güzelini anneannesiyle dedesi almış bile oğlumuza. Meğer bu yüzden  "Durun acele etmeyin bakalım, biz de bi görelim seçtiğiniz beşiği" deyip duruyorlarmış.

Birkaç hafta sonra beşik geldi ve annesi tüm kıyafetleri gibi nevresimlerini de en organik temizleyicilerle yıkadı. Beşiğin kurulumunda eksikleri gidermek için çözümler üretti ve hatta Çilso teyzesinin aldığı dönenceyi bile kendi elleriyle kurdu. Çalıştırdık, ışıkları tavana yansırken çalan iyi geceler şarkısıyla birbirimize bakıp gülümsedik. "Burada oğlumuz uyuyacak bizim yaa" dedik ve bir süre beşiği seyrettik. Yine içimiz kıpır kıpır. Artık Pamir'imizin yatağı da hazır. (Ha sahi daha önce söyleyemedim, Pıtır'ın ismini belirledik, adı Pamir olacak. aylardır okuyup bitiremediğimiz isimler ve anlamları kitabını bitirdik ama fikrimiz değişmedi. Henüz oğlumuzun haberini bile almadan önce belirlediğimiz bu ismin üzerine daha çok içimize sinen bir isim bulamadık. )
Bugün Ada da denedi Pamir'in yatağını. Kendi yatağında Pamir'i ya

tırıp yatırmayacağı ile ilgili herhangi bir söz vermek istemedi yalnız. Bu konu açılınca kitabını alıp odayı terk etti küçük hanım. :)


- Beşik hazır
- Kıyafetler hazır
- Doğum için hastane çantasını hazırladık bugün
- Biberon, emzik, bebek bezi tedarik edildi.
- Bebek şekerleri hazır (bir sonraki yazım bunun hakkında)
- Oyuncaklar da tamam, (geçtiğimiz haftasonu birkaç da oyuncak alalım dedik de :))
Hatta ve hatta oğlum şimdiden bizim çekmeceleri bile işgal etmeye başlamış. Demek ki hazırlıklar tamam. Öyleyse istediğin zaman gelebilirsin canım oğlum. Seni bekliyoruz...

Geçenlerde kuzen güzel bir yazı yazmış Anne Kılınç'a bununla ilgili, ikimizi de çok duygulandırdı. Kendisinin de paylaşmamda bir sakınca göreceğini zannetmiyorum o yüzden aynen aktarıyorum yazıyı sizlere:

"Canım Kuzenim. Dünya sizin mucizenizi bekliyor. Ve bu mucizeler daim olsun. Ve dünya daha yaşanılası olsun böylece. Onun elleri için yaşayan iki kişi var şuan dünyada. Ve sağlıklı güzel bir ömrü olsun birlik içinde. Gözlerine baktığınızda hayatı sevin ve Rabbinize şükredin her zaman. Şükür sebebiniz olsun ve sizi mutlu kılsın. Dini kendinedir, insanlığa örnek bir insanlığı olsun. Hadi seni bekliyoruz Pamircik çok bekletme :)"
...

20 Nisan 2014 Pazar

Baby Shower Bittiiii


          Sevgili okurlarım, davetiyeden de bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta Gamze teyzesi Pıtır'ın gelişini kutlamak için baby shower partisi düzenlemişti. Şimdi, 1 haftadan beri beklediğiniz bu partinin en güzel görüntülerini sizlerle paylaşımak istiyorum, umarım beğenirsiniz....

Minik Kuş temalı partinin davetiyesini zaten biliyorsunuz, işte davete gelenler kapıda bu şekilde karşılandı;


         Partiye ilgi oldukça yoğundu, Balıkesir'den Hatay'a kadar Türkiye'nin neredeyse tüm illerinden gelen davetliler daha kapıdan içeri girerken girerken neşeyle gülümsüyorlar...



(Şaka şaka İstanbul dışından sadece Kocaeli, Hatay ve Balıkesir katılımcıları vardı. Ama hepiniz gelmek istediniz biliyorum. O yüzden kendinizi burada hissedesiniz diye resimleri ekliyorum zaten...)

Neyse, kısa süre içinde toplanan kalabalık mönünün enfes lezzetlerini tatmaya koyuldu. Neler mi vardı? Buyrun bakalım:




Anne Kılınç, Pıtırın üfleyeceği pastayı onun yerine üfleyip en güzel dilekleri onun için diledi...









        Siz de yukarıdaki çerçevenin içinde Anne Kılınç ile birlikte poz vermek istermisiniz? Öyleyse çok az zamanınız kaldı, bir an önce bizi ziyarete gelin ve bu güzel fotoğraftan edinin.

Fotoğraftan sonra oyunlarla eğlence devam etti:



Anne Kılınç ile ilgili sorulara herkes çeşitli cevaplar vermiş. En eğlenceli cevaplardan biri, Didem teyzesinin Anne Kılınç ile ilgili "Hamileliğinde en çok ne yedi" sorusuna verdiği yanıttı. Bir gün akşam saatlerinde evimize dönerken Anne Kılınç'ın canı birden bire maydonoz çekti. Hemen Didem'e telefon ettik ve eve girmeden önce ona uğrayarak bir tutam maydonoz ile bir tutam nane almıştık. Sanırım bu sebeple Didem'in cevabı "OT" olmuş :)))

Gelenleri eli boş göndermedik tabii; Pıtır'ın Şennur teyzesi misafirler için kokulu taş yapmış. Pıtır'ın büyük halası ise lavanta keseleri göndermiş. 









          Davete gelen, gelmek isteyip gelemeyen, uzaktan katılım gösteren, partiye ve sofraya (tavuklu salata çok konuşuldu) renk katan  herkese teşekkür ederiz.

Bu partiyi organize eden ve herkesin günlerce hakkında konuşulmasını sağlayan Gamze teyzesine Pıtır öpücüklerini yolluyor. Biz de ellerine sağlık deyip yazının sonuna geliyoruuuuzz.


Partinin bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi baby shower olduğu söyleniyor. Hatta Demet Akalın bile kendi baby shower partisinin bunun yanında hiçbişeye benzemediğini söylemiş ...