Hoşgeldiniz

Umarım blogun yeni yapısını beğenirsiniz

Hoşgeldiniz

Blogumuz artık daha sık güncellenecek ve daha fazla içerik eklenecektir.

Hoşgeldiniz

Yakında yeni içerikler burada

Hoşgeldiniz

Umarız siz de blogumuza katkı sağlarsınız.

1 Aralık 2015 Salı

28 Ekim 2015 Çarşamba

Pamir ilk yaşına nerede girdi dersiniz?

         
         
İşte bu pasta dilimi Pamir'in 1. yaş günü pastası. Nerede miyiz?

Tarih: 5 Mayıs 2015
Yer: Cafe Sacher - Wien
Pastamız: Viyananın meşhur pastası Sacher-Torte
Sebebi ziyaretimiz: Minik Kılınç'ın 1 yaş günü kutlaması.
Katılımcılar: Anne Kılınç, Baba Kılınç ve Pamir Kılınç 





Buyurun bakalım buraya nasıl geldik...

Bildiğiniz gibi bir süre önce pasaport ve vize işini halletmiştik, Pamir'in doğum gününü nerede kutlayalım diye düşünürken baktık Pamir valizleri hazırlamaya başlamış;

Artık yola çıkabiliriz...

                Malzemeler:
Pamir'e 1 adet büyük valiz
             1 adet acil durum ürünlerinin bulunduğu sırt çantası
             1 adet bebek arabası
Anne ve Baba Kılınç'a 1 adet küçük valiz.

            Sanırım bu kadar malzeme yeterli, kalacağımız yerde bebek yatağı ayırttığımızdan bir de park yatak almamıza gerek kalmadı. Biraz çekinceli de olsa yola çıktık ve İstanbul Atatürk havalimanına arabamızı park ettik. Çekinmemizin sebebi Pamir'imizin yola çıkmadan bir iki gün önce biraz hasta olması. Böceğimi yola çıkmadan doktora gösterelim dedik. Doktorumuz  bu muayene sırasında 3 tane aşı yapınca, gitmeden bir iki gün önce bünyesi zayıfladı kuzumun ve hasta oldu. Hatta gideceğimiz gün, geziyi ertelemeye de çalıştık. Ama ara ara da neşesi yerine gelince çıkalım dedik yola.
             Valizlerimizi vermek için kontuar kuyruğunda biraz bekledikten sonra kucağımızda bebeğimiz olduğundan öncelikli olarak bir görevliye yönlendirildik ve biletlerimizi bastırdık. (Bak sen şu Pamir'e, havalimanında da adamları var vallahi.) Şimdi şu Pamir'in pasaportuna memur abileri de bi baksın  bakalım da yanlış olmasın sonra.

 Ve böylece Pamir Türkiye sınırından ilk defa dışarı çıkmış oldu. Çıktık ve oturup birer kahve içelim dedik. Bi de küçük ortakçı çıktı. aldı bardağı kemirip durdu. Anne Kılınç da yola çıkmadan çorbasını içirmek istedi bu ortakçının. Bitanecim o kadar keyifsiz ki, kısa süre içinde kusarak üstünü batırdı. (Ama bu sırada kahvecinin arkasındaki mağaza görevlilerine mavi boncuk dağıtmayı da ihmal etmiyordu.)  Baktık acil durum çantasına hiç çorap almamışız. Anne Kılınç o mağazaya doğru yönelince mağaza görevlileri "Kızınızı da getirebilir misiniz?" diye sormasın mı? Biri hayır erkek o diyor, diğeri kız diye ısrar ediyor:)


 Derken zaman doldu ve kapıya gitme saatimiz geldi. Gittik sıraya girdik. Pasaportlarımıza bakan memure hanım Pamir'i de kontrol etti :) Sonra aprona indik ve bizi uçağa götürecek olan otobüse bindik.





Pamir biraz bulutları seyretti, (ona mofi şarkısını hatırlatıyor heralde). biraz yaramazlık yaptı, sonra yoruldu ve uyudu.

Mofy'i tanımıyosanız buyrun : Mofi şarksı




Aslında bu Pamir'in ilk uçak seyahati değil, birkaç ay önce Samsun'a gitmişti boncuk. O zamanlar çığlık atarak iletişim kuran Pamir, uçaktaki herkesi defalarca selamlamıştı :)


Telefondan check-in yaptıktan sonra benim yanıma Pamir'i temsilen resim çizmiş THY. Nasıl ama :)



Uçaktan inerken bi selfie çekelim dedik. İşte Viyana'ya geldiiiikkk. Şimdi ilk iş önce eşyaları kalacağımız eve bırakmak ve küçük bir market alışverişi yapıp etrafı keşfe çıkmak.

Burada yapacak amma çok şey varmış yahu, Programımızdaki ziyaret etmemiz gereken müzeler;

- Aziz Stefan Katedrali (Stephansdom)
- Hofburg Sarayı
- Schönbrunn Sarayı
- Belvedere Sarayı (Zamanımız kalmadığından burayı atladık)
- SisiMüzesi
- Madame Tussauds Müzesi
- Sanat Tarihi Müzesi
- Doğa Tarihi Müzesi
- Haus Der Musik 
- Hundertwasserhaus
- Donauturm

Ayrıca tatlı rotamız da belli, notlarımızdaki tatlıları meşhur olan pastaneler;
- Gerstner pastansesi (Hafi'nin önerisiyle)
- Sacher Cafe (Doğum günü pastamızı burada üfleyeceğiz)
- Demel Pastanesi (Sacher Torteyi en iyi kendilerinin yaptığını iddia eden pastane, ama yiyemedik)
- Landtmann Cafe

Yeme içme (Buraya geldiysek avusturyanın meşhur yemeği schnitzel yemeden olmaz);
- Figlmüller (Rezervasyonumuzu gitmeden önce yaptırdık.)
- Plachuttas Gasthaus

Şimdi sırasıyla bir Pamir'in seyahat rehberine bakalım;






               

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Adaletin Sembolü


              Şimdi bu başlığı okuyanlar "Bu nasıl bir konu başlığı" diyecek. Hatta adaletin sembolünün bir değirmen olduğunu gördüğünüzde hikayeyi de bilmiyorsanız daha da şaşıracaksınız. Hikayeyi birkaç saat önce dinledim ve çok hoşuma gitti. Sizlerle de paylaşmak istedim. Buyrun bakalım;


Sans Souici Değirmeni
         1745 yılı baharında, bir gün, Prusya kralı Büyük Frederik, Postdam ormanlarında geziniyormuş. Derken bir tepede durmuş ve üzerinde bir değirmenin de bulunduğu yüksekteki tepeyi çok beğenmiş. Derhal emir vermiş gidip değirmeni satın alsınlar ve yerine saray yapsınlar diye. Yaveri gitmiş biraz sonra geri gelmiş,
- Kralım, değirmenci değirmeni satmıyor.
Kral demiş,
- Gidin iki kat altın götürün, değirmeni alın, satmıyor ne demek yahu.
Biraz sonra yaver tekrar gelmiş,
- Kralım değirmenci satmamakta ısrar ediyor.
Kral toplamış askerleri yanına, gitmiş değirmenciye,
- Değirmenci,  al bakalım, değerinin 4 katı altın sana. Buraya saray yapıcaz, sen de git kendine başka yer bul.
Değirmenci;
- Burası büyükbabamdan babama, ondan da bana kaldı. Ben de oğluma bırakacağım, yani satılık değil.
Kral cevaba kızmış ve değirmenciye yaklaşmış
- Bak birader, sen benim kral olduğumu bilmiyomusun? Etraftaki adamlara bişey söylememe bile gerek yok, işaretimle birlikte ne değirmenin kalır, ne paran kalır ne de sen kalırsın. Al parayı, git yoluna demiş.
Değirmenci Sans Souici şöyle cevap vermiş
- Biliyorum kralım biliyorum, ama şunu da biliyorum ki Berlin'de hakimler var.
Bunun üzerine kral daha alçaktaki tepeye saray yaptırmış ve adını Sans Souici Sarayı koymuş. Değirmeni de krallık var olduğu sürece korumalarını emretmiş.

Değirmen bugün hala orada adaletin sembolü olarak yerini korumaktadır.



Birçok hukuk fakültesinde anlatılırmış bu hikaye. Yeni duydum ve çok da imrendim. Adalete olan güven böyle birşey olsa gerek. Bizim ülkemizde de adalete böyle güveneceğimiz günler gelir inşallah...

25 Nisan 2015 Cumartesi

Pasaport için bebek fotoğrafı nasıl çekilir:





İşte karşınızda bordo renkli hususi bir pasaport. Peki bilin bakalım bu pasaport kime ait?


Tanıştırayım; işte pasaport ve sahibi birlikte karşınızda. Anne Kılınç ve Baba Kılınç gezmelere gider de minik  Kılınç geri kalır mı hiç? Eeeee kalmaz tabii. Pamirikko gitmiş emniyete, vermiş  gerekli evrakları, almış pasaportunu gelmiş. Oğlum yolculuk nereye dedim, "babababa geee geee geee" dedi. Gidelim yazıcam ben size nereye gittiğimizi.

Peki Pamir bununla ne yapıyor? Tabii ki dişlerini kaşıyor. Devlet Pamir'e yeni diş kaşıyıcı göndermiş, oğlum bunu kullanmasın mı? Seyahatte lazım olunca verir görevli memura. Şimdilik bi kenarda boş boş beklemesin :)


Üstelik töpiş gitmiş vize de almış. Dikkatinizi çekerim, Fransız konsolosluğu kendisine 90 gün kalma izni vermiş. Aslında oturma izni verecekmiş ama sonra demiş bütün fransız kızları bu yakışıklıya aşık olur şimdi ortalığı birbirine katar. Bi gitsin gelsin bakalım sonra veririz.:)





Biometrik fotoğraf + Yerinde duramayan Pamir = Nasıl olacak bakalım bu iş?  

Peki şimdi gelelim fotoğraf konusuna. Yerinde durmayan 10 aylık bi bebeğin biometrik fotoğrafını nasıl çekeriz?

           Önce emniyetin yakınlarındaki bir fotoğrafçıya gittim ve dedim ki bu pasaport fotoğrafını nasıl çekebiliriz? Dedi bebeği getirin burada bi şekilde çekeriz. Ee yerinde durmuyo dedim, başka yolu yok dedi. Sonra kendi kendime "yahu biz de fotoğrafçı sayılırız icabında" dedim. Bu işi evde halledip fotoğrafçıya çekilmiş foto verelim. Biyometriğe çevirir heralde.

           Peki önce nasıl bir fotoğraf lazım ona bakalım:
- Beyaz zemin
- Gülmeyen ciddi bir çekim
- Uygun fotoğraf ölçüleri

           Bu beyaz zemini oluşturmak için önce bir örtü denedim. Baktım bazı aileler fotoğrafçıda beyz T-shirt giyip bebeği kucağında  tutarak çekimler yapmış, veya yere beyaz örtü serip yatar pozisyonda çekmiş. Önce bu şekilde çekimler denedim.




       

        Sonra baktım biraz buruşukluklar çıkıyor dedim başka bir şey bak bakalım. Aradım aradım ve baby shower partisinden kalan afişlerin arkasının beyaz olduğu aklıma geldi. Onu koltuğa dayadım ve Pamir'i önüne oturttum. Durmadığı için eline birkaç dikkatini çekecek oyuncak da verdik tabi. Anne Kılınç Pamir'i oyalarken ben art arda birkaç fotoğraf çektim. Aslında flaşlı çekim yapmayı sevmiyorum ama evdeki abajurlar aydınlatma için pek yeterli gelmedi. Derken birkaç da flaşlı fotoğraf çektim. Flaşın patlamasına elindeki oyuncaktan kafasını kaldıran Pamir şaşkın şaşkın objektife bakıyordu. Tam istediğim kareler çıktı ortaya  bu flaş sayesinde. Baktım bunlardan biri mutlaka işimizi görecektir dedim.









 Sonra çekilen fotoğrafları, geçenlerde stüdyo fotoğraflarımızı da hazırlayan Serhat Bey'e ilettim. Kendisi gerekli düzeltmeleri yaptı:Ve işte pasaport ve vize fotoğraflarımız hazırrrrrr...



Şimdilik hoşçakalın...
Baba Kılınç













31 Mart 2015 Salı

Çok önemli duyuru!!!

          Sevgili Pamirseverler,
Sizlerle çok önemli bir haberi paylaşmak istiyorum. Bir iki gündür kendi kendine ayakta dengede  durmaya çalışan ve tek tek adımlar atan minik oğlumuz, birkaç saat önce Baba Kılınç'tan Anne Kılınç'a doğru kendi kendine tam #3# (yazıyla:üç:)) adım atmıştır. Bunu gördüğümüzde anne Kılınç'ın da benim de ağzımız kulaklarımıza  vardı. Anne Kılınç'ın gözleri doldu yine. Sevinçle anneannemizi çağırdık, meğer o da bugün bu durumun bir benzerini görmüş.  Yani minik Kılınç kendi kendine gözünü karartıp adım atabilir duruma gelmiş. Haa tabi hedefi gözünün kestirdiğinden uzaksa hemen emekleme pozisyonuna dönüp yerinden fırlıyor. Son zamanlarda en çok ayakta gezmeyi istiyor zaten. Tabi beni veya evdeki birini ellerinden yakaladıktan sonra. Öyle de güzel ayarlıyorki bu durumu. Diyelim ki oturuyorsunuz ve Pamir sizi yürüme arkadaşı olarak belirledi;
- önce emekleyerek gelip paçalarınıza tutunuyor
- dizlerinize  veya koltuğa elini koyup yukarı doğru tırmanıyor 
- bir eliyle elinizi (daha doğrusu bir parmağınızı) yakalıyor 
(Bunları dünyanın en önemli işi olarak yapıyor tabi, derin derin nefes alıyor, bazen dilinin ucu dudaklarının kenarında, uğraşıyor çabalıyor ama vazgeçmiyor :))
- sonra sırtını size dönüyor ve elinizi diğer eline geçiriyor (koşturma yönü sizinle aynı yönde olmalı, yoksa yavaşlatırsınız oğlumu)
- boştaki elini yukarı kaldırıp bekliyor (elinizi vermezseniz önünü dönüp süreci baştan başlatıyor)
-  yukarı kaldırdığı o sevimli parmaklarının arasına da diğer elinizi koydunuzmu fırlıyor yerinden. Bazen ayağa kalkmak için geç kalmış bile oluyorsunuz.
Bu haldeyken koşturmak ve top oynamak en sevdiği oyunlardan. Tabi top yerine yerdeki herhangi bir şeye de ayakla vuruyor ve "Goool" dememizi bekliyor. 

Minik böceğimin bu ilk adımları beni çok duygulandırdı bugün. Onun yeni bir şey başarmasını görmek beni çok mutlu etti ama bir de ne düşündüm biliyormusunuz, minik kuzum büyüyor ve bu durum çok hızlı gerçekleşiyor. Büyükler hep der ya "çocukların ne zaman bu kadar büyüdüğünü anlamadım, mezun oldular veya evlendiler veya başka bir sürü örnek ... Şimdi aynı şeyleri ben düşünmeye başladım. Galiba ben de o "büyüklerden" oluyorum yavaş yavaş. Kuzum büyürken onunla yeterince vakit geçirememek korkutuyor beni. Onun anlarını kaçırmak, birşeyler başardığında yanında olamamak istemiyorum. Buna ne kadar vakıf olabilirim bilmiyorum ama elimden geleni yapacağım. 

Bazen bu AN'ları kaydetmek için en iyi yol fotoğraf çekmek. İşten geldiğimde Pamir'i görmek ve onu severken de bolca koklamak, dokunmak, öpmek, ısırmak istiyorum. Bunlardan saklayabileceğim tek şey ise sadece  görüntüler. Bunun için birkaç hafta önce bir çocuk stüdyosu aramaya başladık ve her soruya bir yanıt veren çokbilmiş Google kardeşimiz bu konuda da bize yardımcı oldu ve sayesinde Tuğçe Hanım ile tanıştık. Bir Cumartesi günü stüdyoya gittik ve çekimleri yaptık, müthiş sevimli kareler çıktı ortaya. Çocuğunuz varsa mutlaka bunun gibi fotoğraflar edilmelisiniz bence. Fotoğraflar çekilirken Pamir'i oyalamak pek kolay olmadı tabi. Toplam 10-12 kare pozu seçebilmek için en az 3-4 saat uğraş verdik. Masal Bebek bu sırada Annesini biraz özlemiş olmalı. Kendisine buradan öpücükler...



Gördüğünüz gibi stüdyoda kuvvetli bir ekip çalışıyor. Şebeklikler, oynamalar, oyalamalar diz boyu. Burada  çekilen fotoğrafı paylaşma yasağımız var bu sebeple sizleri aşağıdaki görüntüye başbaşa bırakıyorum... 


Ve Pamir'in en tatlı 10 aylık pozları objektiften size kadar ulaşıyor.


Ve biz buna deli oluyoruz....

Sahi yazı yazmayalı 2 ay geçmiş, hiç uyarmıyorsunuz. Bu arada fotoğrafların geri kalanını görmek isterseniz bize bekliyoruz. 
Fotoğraflar için  Tuğçe Hanım'a, Serhat Bey'e, Öykü'ye ve en önemlisi Masal'a  çok çok teşekkürler...
Not: Mini Stüdyo Beylikdüzü'nde...

Yazıyı tamamlamadan, yıllar önce annemin şiirleri arasında bulduğum ve ilk defa o zaman okuduğum bir şiiri paylaşmak istiyorum sizlerle;

                   ANLAR (Moments)
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doguşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım .
Yeniden başlayabilseydim eger, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
Anlar,sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su,şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eger, hiçbir şey taşımazdım.
Eger yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,
Bir şansım olsaydı eger.
Ama işte 85’indeyim ve biliyorum
Ölüyorum…
                                                   Jorge Luis Borges


Yanlış anlaşılmasın ne şiir yazarım ne de okumasını bilirim. Anlardan bahsetmişken aklıma geldi işte. Ezbere yazmadım yani, CTRL+C ve CTRL+V muhteşem ikilisini kullandım. Biraz rötuş var sadece. Şair annemdir aslında. Belki bi gün onun da şiirleri yayınlanır blogda.


Şimdilik hoşçakalın.
Baba Kılınç...

23 Ocak 2015 Cuma

8 Aylık Pamir'in Hobileri

      8 kocaman ay geçmiş 5 Mayıs 2014ün üstünden. Minik Pamir her geçen gün büyüyor, göbişi var, bacakları kalınlaşmış, bacaklarında minik tüyler bile var :) Bu küçük yaramaz bakalım neler yapıyor;
(Not: Bu yazıyı Pamir tam 8 aylıkken yani 5 Ocakta hazırlamıştım. Ancak yayınlama süresi biraz gecikti. Kusura bakmayın...)

- Pamir'in en büyük hobisiyle başlayalım konuya,

             "Kucakta gezdirilmek";
           Evet minik böcüğümün en sevdiği şey birilerinin onu kucağında gezdirmesi. Bazen benim kucağımdayken annesine, annesine geçince tekrar bana uzanarak oyun yapıyor, tanıdık misafir geldimi de bizi bırakıp ona uzanıyor. Hatta tanımadık olanlara bile uzanıyor bazen. Yerde kendi kendine oynarken birimizi görsün onu alalım diye çeşitli yöntemlere başvuruyor. Bu yöntemleri bi inceleyelim bakalım.









Fotoğrafta ne kadar da küçük değil mi minik oğlum? Bunun üzerinden herhalde 5 ay geçti ama en sevdiği yerlerden biri hala burası.  

Yöntem A- Sizi Görünce Yerinde Çırpınma ve Ses Çıkarma Hareketi
            Pamir için biraz eski bir yöntem olsa da çok işe yarayan bir yöntemdir. Ama anne ve baba Kılınç artık bu yöntemle pek kandırılamadığından daha yeni yöntemler geliştirdi minik Kılınç. Ayrıca artık bu kadar hareket kabiliyeti kazanmışken yerinde çırpınmak onun da işine gelmiyor. Ama ellerini ve ayaklarını yere durmadan sertçe vurdurma ve minik Pamir sesleri çıkarma, karşı konulmaz çağrı hareketleridir bizim evde.




Yöntem B - Emekleyerek Yaklaşma + Ayakların Dibinde Şirin bir Gülümseme: 
        Zaman hızlı geçiyor dedim ya, 2 hafta kadar önce 3 adım emekleyerek ilk emekleme hareketini yapan oğlum geçen sürede bu becerisini oldukça geliştirdi. Zaten konumunu yuvarlanarak istediği gibi değiştiren "pire ferhat", emekleme becerisini de kazanınca yerinde durmuyor artık. Giydirme 10 dakikadan 30 dakikaya, popo yıkama 1 dakikadan 3 dakikaya çıkmış durumda. Bez bağlamak için Pamir'i yakaladıktan sonra 5 saniyeniz var. Yoksa tekrar kovalamaca başlıyor...

Yöntem C - Paçalardan Tutunarak Tırmanma ve Hedefine İyice Yaklaşma Yöntemi
Emekleme tamam ama yine de yerden yukarı bakıldığında epey mesafe var gibi. Eeee bu durumda daha çok nasıl yaklaşabileceğini keşfetti oğlum. Paçanızdan, koltuk kenarından veya yakınlardaki herhangi bir yükseltiden destek alarak üzerinize tırmanıyor ve ayağa kalktığında yine size bakıp "hıh" diyor. Yani "buraya kadar geldik, e insaf, al artık kucağına yani".



               Bu video aslında biraz eskidi. Artık daha da seri tırmanıyor küçük kurtlu. Şöyle tarif edeyim, gece uyku tulumunun içine sokup yatağına yatırıyoruz. 1-2 saat sonra odasından gelen sese koşturuyoruz. Hadi tulumla dönmesi tamam,hadi tulumla birlikte emekliyor bunu da kabul edelim, ama tulumla birlikte korkuluğa tırmanıp ayağa kalkmak ne oluyor minik kuzu?

       Sizi bu kurabiye adam tulumuna soksak, sağdaki gibi ayağa kalkabilir misiniz bi düşünün bakalım... Gece saati o halinin fotoğrafını çekmek aklıma gelmedi tabi ama, artık sıklıkla tekrarlıyor nasılsa, yakında eklerim.

Yöntem D - Gözden Kaybolan Hedefi Etkili Çağırma Yöntemi
Bugün bu yöntemi bizzat benim üzerimde denedi oğlum. Öğle yemeği için eve geldim. Kendisi mama koltuğunda mutfakta oturuyordu. Kapıdan onu görünce gülümseyerek "merhaba oğlum" dedim ve ağzı tam boy açılan oğlum bana Pamir'ce kocaman bir gülümsemeyle karşılık verdi. Onu almadan önce banyoya elimi yıkamaya yöneldim. Eyvah hedefi kaybolunca Pamir Ağlama+ Bağırma ikilisini etkin bir biçimde kullanmaya başladı. Nasıl geri geldiğimi bilemedim vallahi :)

"Fotoğrafçılık"
Babası gibi fotoğraf işine merak salan oğlum özellikle yakın çekim yapmaktan çok hoşlanıyor.
Fotoğraf makinesi merceğini dikkatle temizlemeden kesinlikle işe başlamıyor.

"Kek Pişirmek"
Annenin yanında bu kadar zaman geçirince mutfak işlerini de öğreniyor tabi Pamir. Şimdiki görevi kekin kabarmasını takip etmek ve kabardığında haber vermek.



       







"Networking"
           Yaşına bakmayın, kendisi usta bir  IT uzmanıdır. Evde olası internet kesintileri yaşanmasın diye modeme gerekli ayarlamaları yapıyor oğlum. Antenleri uygun açıya getirip tükürüğüyle sağlamlıyor. İnternet veya ağ probleminiz varsa bir gün size de uğrayalım.












"TV Arıza Tespit"

"Yahu bu televizyon neden kapalı, şu tehlikeli yerlere tırmanayım da bakayım bari, herhalde açma kapama düğmesine basmayı unuttular bunun..."















"Etrafı ile iletişim kurma"
Pamir'imiz etrafındaki insanlarla iletişim kurmayı çok seviyor. Konuşmayı da tam bilmediğinden selamlama-günaydın-nasılsın-güle güle kelimelerinin hepsini bir çığlığın altında toplamış durumda. Tabi bu alışkın olmayanlar için biraz baş ağrıtıcı hale gelebiliyor. En yakın arkadaşlarından Lara'yı dün korkutmuş mesela. İşte size merhabanın Pamir'cesi:




Yani böyle bişey duyarsanız lütfen korkmayın, sizde benzer çığlıkla karşılık vererek iletişiminizi kuvvetlendirebilirsiniz. Sonra "Gee Gee Gee Gee" diyerek sizi çağıracaktır...


"Kitap Okuma"
         Bir kitap kurdu olan Pamir, okumayı çok sever. Mesela "sayılar" kitabını yaladı yuttu. İstediğiniz yerden soru sorabilirsiniz :)))

1Kaplumbağa
2Zürafa
3Arı
4Elma
Büyüklerine Yardım Etmek
Pamir'in diğer bir hobisi de büyüklerine yardım etmektir.
Özellikle annesinden yardımı hiç esirgemez. 
Burada bulaşık makinesinin açıldığını görür görmez hemen bulaşıkları boşaltmak için annesinin yardımına "emekledi".






Gerçi bulaşıklar kirli ve henüz boşaltılmasına gerek yok ama burada önemli olan yardım etmek kavramı tabi. Hangisinin kirli hangisinin temiz olduğunu öğrenmek için daha zamanımız var gibi.





Minik kuzu, TV izlerken kumandayı elinde tutmak ister. Çizgi filmi kimse değiştirmesin sonra. Aslında TV izlemezken de kumandayı tutmak ve dişlerinin üzerinde gezdirmek en sevdiğimiz hareketlerdendir.

            Şimdilik hobilerimiz bunlar gibi, bakalım ilerleyen zamanda daha neler eklenecek. Şimdilik hoşçakalın...